30 Ekim 2013 Çarşamba

Elif Nisa 1 Yaşında :)


Daha dün gibi karnımda bir bebek varmış, bir kalp atmaya başlamış sonra kıpırdanmaya, attığı tekmeleri saydığım günler, sonra doğum sancılarım, doğumu yüzünü doktorumun elinde ilk görüşüm tertemiz doğmuştu meleğim.. Ne kadar da güzeldi.. Benimmiydi ?
Özene bezene aldığım takımını giydirdi akşama kadar başımda bekleyen hemşire mesaisi bitmesine rağmen "annesinin nazını çektim o bebeği giydirmeden gitmeyeceğim" demişti, gitmemişti Allah razı olsun.
Tarttılar, boyunu ölçtüler sardılar sarmaladılar verdiler doğumhane kapısında bekleyen annemin kucağına.
Sonra beni de çıkarıp odamıza aldılar doktorum bir saat yatacaksın kıpırdamadan diyordu ben Elif' e baksam ya kucağıma verseniz ya diyordum :) Sonra ilk kucağıma alışım Yarabbi o nasıl bir kokudur!! Cennetin kokusu bu olsa gerek, bu ne kutlu an! Sonra ilk emzirme,yanak yanağa uyumamız..
Günler günleri kovaladı, dişi çıktı, sağa sola yuvarlanmaya başladı, emekledi, sağa sola tutunup kalkmaya başladı ve yürüdü ve 1 yaşına bastı :)
Güzel bebeğim, Rabbim bahtından güldürsün güzel günler yaşatsın inşallah..
Bayramın ilk günü bebeğimin yaş günü idi tam planladığım gibi olmasa da yine de güzel geçti :)
İşte ikramlarım,

Pastamız, muzlu ve çikolatalı

1 ve ayak kurabiyeler

Beyaz çikolatalı Profiterol ve Bol çikolatalı muffinler, Bernacığımın ilk muffin deneyimi :)

Çikotoplar ( Ben tarif ettim Bernacığım yaptı :) )

28 Ekim 2013 Pazartesi

Bayramın Ardından Merhaba..


Hayırlı haftalar sevgili dostlar...
Geçmiş bayramımız mübarek olsun..
Uzun süren bayram tatili bana da uzun bir ara verdirdi..Kardeşimin tableti ile sosyal medyada aktif olsam da buraya gelemedim, tatil sonrası silkinme, eve dönüş ve temizlik, yerleşme derken ancak kısmet oldu.
Bu uzun tatile pek çok şey sığdırdık ama en önemlisi minik kızımızın yaş günü idi.. Onu da ilerleyen günlerde paylaşacağım..
Yeni haftayla yeni bir başlangıç yapalım istedim bayramdan kalanlar ile...
Bayram kurban bayramı olunca, kahvaltılar bile etli, kavurmalı oluyor. Hamd olsun kurbanımızı kestik, dağıttık, tadına baktık, ikrâm ettik velhâsıl bereketine bereket kattık..
Neler yaptık..
Tabiiki kavurmalı pilav

Kavurmalı Kaşar Peynirli Tost

Kavurmalı omlet

Kuşbaşılı Pide

Etli Ekmek

İşte böyle..
Rabbim ağız tadıyla, hakkını vere vere geçireceğimiz nice bayramlara kavuşmayı nasib etsin..
Büyüklerimizin dediği gibi, "çok bayramlara erelim inşallah.."

Sevgiler..

7 Ekim 2013 Pazartesi

Anında Tarhana Çorbası


Merhaba..
Hayırlı ve mutlu bir hafta diliyorum herkese..
Kurban bayramının hemen öncesinde oldukça serin günler yaşıyoruz. İnşallah bayram birazcık daha sıcak geçer memleketine gitmek isteyenler, bayramı yaşadığı şehirde geçirmek isteyenler yada bayram olmaktan çıkarıp tatil olarak değerlendirecekler benimle aynı fikirdedir sanırım. Rabbim sağlıcakla kavuştursun bizi bayrama inşallah..
Soğuk dedik, yağmur dedik ve hatta kar gördük bu sebepten çorbalara ayrı bir önem verir olduk :)
Eminim herkesin tarhanası hazırdır ama belkı hazır olmayanlar olabilir, işte onlar için bu tarif.. Oktay ustada gördüğüm anında tarhana çorbası bugün sizlerle..

Malzemeler:
2 adet kırmızı biber
2 adet yeşil biber
1 domates
1 soğan
2 diş sarmısak
1 çorba kaşığı domates salçası
1 tatlı kaşığı biber salçası
1 su bardağı et suyu
1 tutam dereotu
3 çorba kaşığı un
1 çorba kasesi yoğurt
2 çorba kaşığı tereyağ
Tuz, karabiber, kırmızı toz biber, kimyon
Sıcak su

Yapılışı:
Kırmızı biber, yeşil biber, domates, soğan, sarmısak ve dereotu doğranıp robota alınır. İyice çekilip bir tencerede az sıvıyağ ile pişirilir.
Büyükçe bir tencerede tereyağ eritilip, un elenerek hafif un kokusu gelene dek kavrulur. Salçalar eklenip kavurmaya devam edilir. Et suyu soğuk olarak eklenip kıvamı açılır. Pişen sebze püresi yoğurt ile iyice karıştırılıp salçalı unlu karışıma yavaşca eklenir. Kıvamı alana kadar sıcak su eklenip baharatları verilir ve kısık ateşte 15 dk. kadar kaynatılıp sıcak sıcak servis edilir.

Afiyet olsun..

4 Ekim 2013 Cuma

Evde Peynir Yapımı


Merhaba ...
Cumanın bereket ve rahmeti üzerinize olsun diyerek başlıyorum bugün..
Annelik insana neler neler katıyor, neler yaptırıyor anne olunca anladım..
Onun için en güzelini, en iyisini, en faydalısını yapmaya çalışıyor elimden geldiğince de yapıyorum. İşte peynir de bunlardan birtanesi.. Herşeyi evde yapmayı öğrendim daha çok yolum var biliyorum ama en azından çabalıyorum..
Ev ekmeği, ev yoğurdu, ev tarhanası, ev salçası, ev reçeli herşey onun için. Sağlıkla yetişmesi için..
Bugün sizlerle evde peynir yapma maceramı paylaşacağım..
Kırsal kesimde, Anadolu' nun küçük bir şehrinde yaşıyor olmanın en güzel kısmı herşeyin doğal olması.. Şehir hayatının karmaşasından çok uzak, kendi halinde yağında kavrulup giden bir hayat bizimki..
Kızıma içirdiğim keçi sütü de inek sütü de doğal, akşam otlamadan gelen hayvanlar sağılıyor daha soğumadan mis gibi elimize ulaşıyor. Daha ne isterim.. Sütümü hemen kaynatıp yoğurt mayalardım hep şimdi peynir yapmaya da başladım. Çıkan bir topakcık peynir yavruma bir hafta yetiyor tazecik, annesinin elinden..
Bakalım nasıl yaptım..

Malzemeler:
1 lt. keçi sütü
1 lt. inek sütü
2 kaşık yoğurt
Bir tutam tuz

Yapılışı:
İnek ve keçi sütü bir tencereye alınıp kaynatılır. Kaynadıktan iki üç dk. sonra çırpılmış 2 çorba kaşığı yoğurt hızlıca eklenip sütün çökmesi ve peynir olması sağlanır. Kısık ateşte bir tutam tuz ekleyerek 10 dk karıştırarak kaynatılan peynir ocaktan alınıp, bir süzgecin üzerine yerleştirilen kullanılmamış, sabunsuz yıkanmış beyaz bir tülbentin üzerine dökülüp suyu süzdürülür. İyice süzüldükten sonra tülbent süzgecin üzerinden alınıp sıkılır peynirin topak hale gelmesi ve kalan suyunun sıkılması sağlanır.
Elde edilen peynir tülbentten çıkarılmadan üzerine temiz bir taş konulup 5-6 saat bekletilir. Sonrasında tülbetten çıkarılıp yıkanır ve cam bir kapta saklanır. En geç bir hafta içinde tüketilmesi gerekir.Çünkü tuz barındırmaz ve bu sebeple kolay bozulur.

Afiyet olsun..

2 Ekim 2013 Çarşamba

Dil Söğüş- Sevenlerine...


Merhaba :)
Yemediğim birşeyi paylaşmak tuhafıma gitse de zevklerime hitap eden değil, herkese hitap eden bir bloğum var ne yapayım :)
Sakatat konusunda çok ciddiyim, evet tatmayacağım, tatmak istemeyeceğim lezzetler bunlar, aksi gibi eşimde sakatat delisi hergün olsa kelle paçayı yer, kahvaltıda dil söğüşe hayır demez falan falan..
Bir gün kasaptan geldiğinde paketleri açarken öyle bir "ayyyyyy" diye bağırdım ki bir yerimi kesti,im sanmış ama pakette iki tane kocaman dil görünce başka ne yapabilirdim ki? Koca koca dilleri haşladım soydum falan sonra birde kahvaltıya çıkardım, başıma bundan fenası gelmez dedim :)
Şimdi sırada sizlerle paylaşmak var..

Malzemeler:
1 adet dana dili
Tuz, karabiber
Su
Serviste, domates ve yeşillikler

Yapılışı:
Dil güzelce yıkanıp 1 saat kadar suda bekletilip kanı süzülür.
Tencereye sıcak su doldurulup dil eklenir. Tuz verilmeden pişmeye bırakılır.
1 saat sonra tuz ve karabiberi eklenip yarım saat daha pişirilir. Piştikten sonra sudan çıkarılan dil ılınınca dış kabuğu soyulur. Soyulmuyorsa tekrar tencereye alınıp biraz daha kaynatılır.
Soyulan dil salam gibi dilimlenerek domates ve yeşillikler ile servis edilir.